HAZIRAN2021 Dr. Zeki Hozer
Eylül'de normale dönüş!
Eylül'de normale dönüş! Halihazırda Dünyada 167.534.500 vaka kaydedilmiş durumda. 3.478.602 kişi de SARS-CoVid-2 nedeni ile hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Dr.Ghebreyesus, Dünya nüfusunun sadece yüzde 10’unun aşılanabildiğini belirtiyor. Sahra altı Afrika'da bu oran yüzde 1 bile değil. Ülkemizde şimdiye kadar 27 milyon 548 bin 162 doz Covid-19 aşısı yapıldı ki bunun 15 milyon 750 bin 669’u ilk doz, 11 milyon 793 bin 408’u da ikinci doz aşılar. Aşı tedarikleri ile kampanya tarzı yoğun bir aşılama dönemini kapsayacak haziran-temmuz-ağustos ayları sonrası sonbahara bir hayli rahatlamış olarak girebiliriz. Ülkemiz ölçeğinde, pandemi kurtuluş reçetesinin sürü bağışıklığı ile mümkün olduğunu biz dahil bir çok uzman defalarca belirtti. Nüfusun yüzde yetmişini kapsayacak bir aşı kampanyası ile 60 milyon vatandaşımızı aşıladığımızda bu sorunu çözebileceğiz ki bu da 120 milyon doz aşıyı gerekli kılmakta. Bu projeksiyonda, Sağlık Bakanı Koca’nın, aşı tedariki ile ilgili yaptığı açıklamalar önem arzediyor: "100 milyon doz Sinovac, 120 milyon doz BioNTech ve 50 milyon doz Sputnik aşıları için anlaşma"nın yapıldığını söyledi. Toplandığında 270 milyon doz olarak ortaya çıkan bu rakam nüfusumuzun 3 katından daha fazla..Ayrıca, yerli aşı çalışmasında da ilerlemeden bahisle, Faz 3 çalışmasının eylül ayında tamamlanacağını ekledi. Faz 3, ilaç ya da aşının kullanıma hazır olarak pazara verildiği ve bu aşamada yapılan çalışmaları kapsayan Faz4 öncesi son aşama anlamına gelmekte ve Faz1 ve 2’nin ardından aşının daha geniş bir kitlede uygulanması ve plasebo kontrollü güvenilirlik ve karşılaştırmalı çalışmalarla aşı etkinliğinin araştırıldığı bir dönem... Ayrıca, geçtiğimiz haftalarda, Rusya'da aşının geliştirilmesi ve pazarlanmasında yetkili bir kuruluş olan Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) ile Türk Viscoran İlaç şirketi, koronavirüse karşı geliştirilen Sputnik V aşısının Türkiye'de üretimi için resmi olarak anlaşmaya vardıklarını açıklamışlardı. Dolayısı ile yukarıdaki rakamlara yerli üretim aşı rakamlarını da eklemek gerekecek. Bu noktada aşı teknolojilerinin önemsiz bir ayrıntı olduğunu belirtmekte yarar var. BioNTech’in m-RNA ve Sputnik’in S viral vektör tabanlı aşıları ile geleneksel üretim teknolojili Sinovac aşılarının hangisine ulaşılırsa ulaşılsın amaç hasıl olacaktır. Yapılan tatmin edici uluslararası çalışmalar, ya RNA tabanlı aşılarda virüsün tamamı yerine, genetik bilgisini taşıyan RNA zincirinden kritik bir kısmının vücuda enjekte edilmesi ya da viral vektör aşılarındaki gen teknolojisi kullanılarak virüsün taşıdığı genetik materyalin bir kısmı, başka bir virüs içine yerleştirilerek veya öldürülmüş viral partiküller kullanarak yapılan inaktive edilmiş bir aşı şeklinde olsun, hepsi de yeterli antikor oluşumunu garanti etmektedir. O zaman, 120 milyon aşı yeterli olacaksa neden 270 milyon bağlantısı kuruldu sorusu akla gelebilir. Burada sanırım iki noktanın üzerinde durulabilir: İlki, aşı tedarikinde anlaşma olmasına rağmen yaşanan zorluklar. Ülke olarak hem Sinovac için hem de BioNTech’de bu sorunu yaşadık. Bakan Koca da 28 Nisan’da yaptığı başka bir açıklamada bu konuya değinmişti; "Aşı tedariğinde önümüzdeki iki ay içinde güçlükler var, ama sonrasında bir bolluk yaşanacak" demişti. Gerçekçi ve öngörülebilir bir strateji zaten aşı tedarik çeşitliliğini zorunlu kılmakta. İkincisi de pandemi süreci bağlamında gerek Pfizer-BioNTech yetkilileri ve gerekse Almanya'nın aşı ile ilgili saygın Robert Koch Enstitüsü Başkanı Thomas Mertens gibi bilim insanlarının belirtiği gibi iki doz aşı yaptıranların gelecek yıl üçüncü doz aşı olmaları gerekebileceğine yönelik kuvvetli beklenti... Bu da tedarik edilecek aşı sayısını artırmayı zorunlu kılıyor. Önümüzdeki günlerde Avrupa Birliğinin yaptığı gibi aşı pasaportu gibi uygulamalarla, aşılanmamış insanlar için seyahat kısıtlaması dahil yeni ayrımcılıkların uygulanacağı bir döneme gireceğiz. Pandeminin küresel boyutlardaki sosyoekonomik ve moral erozyonlarının geride bırakmak için strateji ve programların şimdiden kurgulanacağı bir zorlu dönem var artık Dünya gündeminde..
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.